Memleketim Radyo
Sevgi, Dostluk,Samimiyet...

Erkeklere Özel

HAZAN VE AYRILIK
 
Geceden, saati ayarlamayı aylardır bıraktım.Güneşin doğuşuyla,kuş sesleri ile uyanmaya alıştım.Kuş sesleri ile uyanmakta ayrı zindelik veriyor. Ne yazık ki, kuş sesleri ile uyanamadım bu sabah!Güneş gibi kuşlarda kaybolmuş.Arkasında inceden inceye esinti kalmış.Nemli sabahlardan uzakta, hafif soğukluk var, üzerimde.İnce kısa kollu, açık renkli giyisiler yer değiştireceğe benziyor. Dolabın mevsimlik bölümü görünmeye başladı.
Binbir renkten güzellikle var olan kelebeklerin kanadını artık göremeyeceğim.Bal arıları vızıldamıyor.Çiçekler rengarenk açamayacak;soğuk, bitkilere de dokunuyor.Canım yeşil tabiat; sararmaya başladı. İnsanlar güneşten terlemiyor. Denizin dalgaları dinmiş.Plajlarda aşıklar yok! Kumsalda satıcılarda tatilcilere; simit,şapka,top satmak için bağırmıyor,dolaşmıyor.
Tatilciler sezonluk uğraşılarını tamamladılar. Annem babam bile güzelim Ege yi bırakıp döndüler bu soğuk Kent e.Yazlıkçılar tek tek dönüyorlar, bagajlar dolu, yaz sıcaklığından; mayolar,deniz gözlükleri,dalgıç kıyafetleri,plaj havluları ile...
Ayağını suya değdirecek, kumsallara yazı yazacak sevdalılar yok ,Gece ay şahitliğinde ateş dansıda yapılmayacak! Belki de yaz aşıklarıydılar, ayrıldılar! Balıkçılar yapayalnız kaldı, iskelede...Denizin maviliğinde derin düşüncelere yatan yaşlılar da çekilmiş evlerine..Ağaçlar sallanmaya başladı.Mevsim hazan oluyor.
Yaz tatiline yatırılan düşlerin kimi yerini buldu kimi adresine uğramadan çekip gitti. Bakıyorumda; bu sabah benimde hayallerim uçmuş. Yaz tatili sevincinde yapacaklarım ;yapmayı düşlediklerim! Hepsi parça parça, sormadan ‘’veda’’ etmeden, başka yaz sıcaklığına gitmiş, tükenmiş,kaybolmuş!
Haziran gecelerindeki sesler; sessizlikte! Temmuz un telaşı,neşesi vuramamış Ekim e! Ve bakıyorum ki mevsim değişmiş;düşlerim kaybolmuş.ve sonbahar! Oysa ki daha dün gibi, bahar da neler neler hayal etmiştik. Olmadı işte!
Hazan mevsimi veda vakti!Ayrılıklarla dolu!Yedi veren güller ayrılmış altıncı defasında dikenlerinden.Sarmaşıklar saramamış pembe evlerin önünü... Kamelyaların üstündeki firüzeler sararmış,kurumak üzere.
Komşu evlerde müzik rengi bile değişmiş.’’sarı yapraklar ayrılığındır!’’ Diye nameler geliyor, kulağıma.. Ağlayan çocuklar okul yolunda,derslerini çalışma sessizliğinde..
Gülen serçelerim; her gün balkonuma bıraktığım ekmek kırıntılarını yiyen kuşlarımda kaybolmuş. Veda dahi etmeden!Kim bilir nerede? Hangi sıcaklığa göçtüler..
İçim daralıyor benim; hazan günlerinde!Canım sıkılıyor sonbahar aylarında. Elden bir şey gelmiyor! Nasıl ilkbahar içimi kaynatıyorsa, Sonbahar da içimi kanatıyor.Lapa lapa kar beyazlığında belki de hayallerim yine yeşerecek;Ulu çam ağaçlarında..
İçimde hüzün burukluğunda bir ses duyuyorum penceremde; benim ağlayan serçelerim;gagalarıyla sesleniyorlar bana;
- Hoşça kal.. Görüşmek üzere ,başka baharlara.....
A.Esra OSKAY
 
ERKEKLER KADINLARI MUTLU ETME SIRLARI!
 
1. Saçlarını okşa
2. Yücelt
3. Şımart
4. Gözlerinin içine bak,
5. Geleceğe ait planlar yap,
6. Dil dök
7. Yalvar,
8. Destek ol
9. Yemeğe götür
10. Alis veris yaptir
11. Tekneye bindir
12. Güldür
13. Zeka oyunları yap
14. Müzik dinlet
15. Teşvik et
16. Teskin et
17. Affet
18. Hayran kal
19. Banyosunu hazırla
20. Güven ver
21. Kapıyı tut
22. Asansörde kat düğmesine bas
23. Arabasının kapısını aç
24. IsIat
25. Sarıl
26. Öp
27. Ona hasta ol
28. Kulağına fısılda
29. Ayaklarına masaj yap
30. Televizyonun kumandasını ona ver
31. Konsere götür
32. Onu her yerde ve her zaman bekle
33. Tanrıcan yap
34. Onunla birlikte rejim yap
35. Onunla birlikte spor yap
36. O uyumadan uyuma
37. O uyanmadan uyanma
38. Ne istediğini önceden anla
39. Günde yedi kez özür dile
40. Sürekli onu dinle
41. Arkadaşlarına katlan
42. Yorganı çekince ses etme
43. Yorganı titretme
44. Spor araba al
45. Saat al
46. Yüzük al
47. Küpe al
48. Maçın sesini kıs
49. Traş ol
50. Saç şeklini değiştir
51. Kareli gömlek giy
52. Serbest piyasa kurallarını unut
53. Köpeği gezdir
54. Yemin et
55. Dayan
56. Katlan
57. Arada bir dayak yemelisin
58. Sabret ve en önemlisi bunların hepsini hergün yap..

!!!ERKEKLERE TAVSIYELER!!!

Günümüzde artık bakımlı olmayı yaşamın bir parçası kabul eden erkekler için “şıklık rehberi” hazırlandı. Moda uzmanı Adam di Stefano tarafından hazırlanan rehberde günümüz erkeğine tavsiyelerde bulunuluyor.
Şıklığın altın kuralları trendleri takip etmek, siyah ayakkabıyı beyaz çorapla giymemek, her zaman formda olmak ve kendi kimliğinden uzaklaşmamak olarak sıralanıyor.



“Askmen” sitesinin, “Stilinizi Geliştirmek İçin Öğütler” başlığıyla hazırlanan bölümünde, moda uzmanı Adam di Stefano günümüz erkeğine tavsiyelerde bulundu. Modanın günümüz erkeğinin yakından takip ettiği bir kavram olduğunu ve artık erkeklerin de eşleri ve kız arkadaşları yanlarında olmadan giyim kuşam alışverişi yaptıklarını belirten Stefano, “Erkeklerin yaşamı üçe ayrılır; iş, özel hayat ve sosyal aktiviteler. Eğer şıklığınızla görenlerin dönüp ikinci kez bakmasını istiyorsanız bu rehberi takip edin” tavsiyesinde bulundu.
Bazı erkekler için kendi stilini oluşturmanın adeta “korkulu bir rüya” olduğunu anlatan Stefano, şu altın öğütlerde bulundu:
Uzmanları Dinleyin:
Benim gördüğüm pek çok erkek alışverişe önce anneleri, sonra kız arkadaşları ya da eşleriyle çıkıyor. Eğer kendi stilinizi oluşturmak istiyorsanız uzmanları dinleyin. Dergileri veya bunun gibi erkeklere yönelik sitelerini okuyun. Ancak bunu yaparken de sadece spor yorumlarını ya da güzel yıldızların fotoğraflarına göz gezdirip bırakmayın, bunun gibi yazılardan görüş alın. Beyaz ve açık renk çorapları siyah ayakkabıyla giymeyin, kemerinizle ayakkabınız uyumlu olsun.
Trendleri Takip Edin:
Moda değişen bir kavramdır. Bir gün moda olan öbür yıl demode olur. Peki değişen trendleri nasıl takip edeceksiniz? Ünlü oyuncuların, futbolcuların kıyafetlerine bakın, neyin moda olduğunu anlarsınız. Ama tabii bunları kendi stilinize uydurun.

ESKİYE DÖNÜN
Eskiye Dönün:
Moda değişken olduğu kadar kendini tekrarlayan bir kavramdır. Önceki yıllarda moda olan ve unutulan kıyafetler bir süre sonra yeniden çıkar. Bir dönem moda olan, ama sonra unutulan pilot gözlüklerini hatırlar mısınız? Şimdi tekrar moda oldular ve onları yeniden çıkarmanın tam zamanı...
Gardrobunuzu yenilerken eskileri tamamen atmak kadar kötü bir düşünce daha olamaz. Logolu tişörtler, motosikletçi montları ve daha pek çok giysi, onlar yeniden moda olacaktır. Bunları son moda olanlarla kombinlemeniz çok iyi bir fikir...
Formda olun:
Moda sadece ne giydiğiniz değil nasıl giydiğinizdir. İki kişiyi gözünüzün önüne getirin; biri atletik ve formda; diğeri bira göbeği bulunan, düşük omuzlu ve tombul... Kıyafetlerin hangisine yakışacağı açık. Formda kalmak biraz diyetine dikkat etmek, biraz da her hafta spor salonunda birkaç saat geçirmekle mümkün. Hem daha sağlıklı olursunuz, hem de giydikleriniz yakışır.
Kendiniz Olun:
Bütün bu öğütlerin yanında en önemlisi kendiniz olun. Giysiler mankenlerin üzerinde güzel durur ama onlar sizin için yapıldı. Kendine güvenen bir erkeğin giydiği kıyafet de yakışır.

Kadınların hiç sevmediği 10 davranış...
Onu küçük düşürmeyin!

Erkek arkadaşının, eşinin yanında hangi kadın küçük düşmek ister? Tabii ki hiç kimse! Mesela sakın ona kalabalık bir arkadaş grubu ile birlikte yemeğe çıktığınızda "bu aralar çok kilo aldın, tatlı yemesen daha iyi edersin" tarzı bir cümle kurmayın, belki o anda size "haklısın sevgilim" diyecektir, ancak eve gittiğinizde söyleyeceklerini duymak dahi istemeyecek ve kulağınızı kapatacaksınız.

Size önerimiz onu asla başkalarının yanında "giyimi, makyajı, kilosu, saçı ve söyledikleri" ile ilgili olarak eleştirmemeniz, belki kılıbıklık olacak ama yapmanız gereken "başkalarının yanında onu yüceltmeniz"...

Ona çok para harcıyorsun demeyin!

Her ne kadar artık kadınlar kendi kazandıkları paraları harcıyor olsalar da, erkekler "alışverişe çok para harcıyorsun hayatım" cümlesini kurmaktan kendilerini alıkoyamazlar... Eğer böyle bir cümle kurmayı cesaret ediyorsanız, peşinden gelecek aşağıdaki cümlelere de hazırlıklı olun:

"Dilediğim gibi harcarım paramı, senden çok kazanıyorum ne de olsa!", "Senin gibi pintilik yapıp senede bir alışveriş yapıp her gün aynı kıyafetle gezmektense çok para harcayıp alışveriş yapmayı tercih ederim", "Sanki senin paranı harcıyorum, sana ne oluyor ki!"

Onu kıskandıracak hareketlerden kaçının!

Yan masanızdaki kadın çok alımlı ve tatlı olabilir, bu sizin ona kaçamak bakışlar fırlatmanıza, hatta abartıp "ne hoş kadınmış" demenize bir bahane asla olamaz! Unutmayın, kadınlar kıskançtır ve kendilerinden güzel olan kadınlara tahammülleri yoktur. Eğer onun yanında başka bir kadına bakıyorsanız, başınızdan aşağı bir kadeh şarap dökme ihtimali var sevgilinizin...

Ona asla "kendine bak" demeyin!

Kadınlar her zaman bakımlı olacak diye bir kural olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Kadınlar bazı günlerde, özellikle de regl dönemlerinde, paspal gezmek isterler. Bırakın makyaj yapmayı, saçlarını taramayı dahi istemezler.

Böyle günlerde sakın ona "kendine bak biraz" demeyin, sizi hemen paralayabilir "sen beni beğenmiyor musun" diye... Unutmayın kadınlar her halleriyle güzel olduklarını duymak isterler!

Yanında oyun oynamayın!

Erkeklerin bilgisayar veya video oyunlarından ne kadar haz aldığı tartışmasız bir gerçek, ancak bir diğer gerçek de kadınların erkeklerin bu tutkusunu anlamamaları... Ona istediğiniz kadar "hayatım en heyecanlı yerinde" deyin, sizi anlamayacaktır ve oyunu kapatıp kendisiyle ilgilenmediğiniz için size fırça kayacaktır.

En iyisi o yanınızdayken oyun oynanamamanız, aksi takdirde "sen beni mi daha çok seviyorsun, yoksa oyun oynamayı mı" sorusuna cevap bulmak zorunda kalırsınız.

Onu hizmetçi gibi görmeyin

Anneniz her şeyinizi önünüze hazır olarak sunmuş olabilir, ev işleriyle uzaktan yakından ilginiz olmayabilir. Size hak veriyoruz bu konuda ama bu durum sevgilinizi / eşinizi hizmetçi gibi görmenize neden olmamalı, değil mi?

Ona sürekli iş vermeye kalkarsanız ve her şeyi ondan beklerseniz bir süre sonra "yeter artık" diyebilir ve şakayla karışık sizi evden kovabilir...

Onunla tartışmaya girmeyin!

Ne kadar haklı olursanız olun, kadınlar her zaman üste çıkarlar ve tartışmalarda kendilerini haklı bulurlar!

Eğer onun tırnakları arasında parçalanmak ve laflarını yemek istemiyorsanız uysal bir şekilde "haklısın sevgilim" deyip tartışmayı uzatmamanızı öneririz. Kadınların çok dırdırcı olduğunu unutmayın!

Onu cinsel bir obje olarak görmeyin!

Kadınlar kendilerinin cinsel bir obje olarak görülmesinden nefret ederler. Kendisini tatmin edip yatakta hemen arkasını dönen erkeklere sinir olurlar. Yatakta sevgilinizin ruhunu okşayın, önsevişmeyi uzatın, onun zevk aldığına emin olmadan geceyi bitirmeyin...
Sulu Gözlü Erkekler yani ben!!

Kadın ve erkek! Doğanın dengesi bu iki varlık üzerine kurulmuştur. Bu iki insanda, kendi dünyasında farklılıklarla varlığını göstermektedir. Aslında her iki insanda, tiyatro saydığımız bu yaşamın aktörleridir. Ne var ki, bu iki canlıdan biri olan erkekler, rollerinde çok usta değildir.İnkar edilemeyecek, şaşırtıcı özellikleri gösterirler.
Erkekler, her ne kadar kendileriyle öz eleştiriyi yapmaktan kaçınsalar da, iç dünyalarında kendilerini çok iyi tanırlar.Ama bunu karşıdakine belli etmek istemezler. Kadınların akıllı olduklarını bildiklerinden, kadınların daha dikkatli oluşlarından olsa gerek; kişiliklerini bir kadın anlayacak diye hep korkarlar! Ne kadar rahat görünmeye çalışıyorlarsa da, bir o kadar da huzursuzdurlar!
Erkekler, yoğun duygusallık ta mantıklı olabilen, şefkatli kalbini, acımasızlıklara iten asilikle kapatırlar: Güçlü bir bedene ama güçsüz bir iradeye sahiptirler. Hayata vurdumduymaz bakıp,fazlasıyla ciddiye alan, doğallıktan hoşlanıp,doğal görünmeyi çaresizlik sayar, erkekler. Genelde kadınları saf görmek isterler. Oysa saf olan kendileridir.
Dil yetenekleri kadınlar kadar zengin değildir. Kelime dağarcıkları azdır, ama bayılırlar alıntı, çalıntı kelimeleri almaya, kendi dillerinde varmış gibi cesurca kullanmaya! Yani dilin inceliklerini, kıvrımlarını, farklı anlamlara gelebilen cümleleri fazla bilmezler. Bazen de laf olsun diye kulaktan dolma edindikleri birkaç yabancı terimi cümle içinde,anlamının çok dışında kullanır, gülünç duruma düşerler. Hepsinden; dil bilgisini,diksiyonu beklemenin gereği yok ama erkekler güzel konuşmak için çabaladıklarında dil öyküsü olmayan,hataları kaçınılmaz ve bozuk Türkçeleri ile karşıdakine olumsuz yansıma yapıyorlar!Doğal ve içten değiller. Rahat konuşamazlar, çünkü kadınlar kadar çok okumayı sevmezler.
(Gazetelerdeki futbol sayfalarının dışında!)
Oysa,kadınlar bu konuda oldukça hassastırlar,her konuşulanın anlamı nereye varıyor diye düşünür, dinler ve sonra konuşurlar..
Erkeklerin kendileri için değil de, başkaları için ağladığını biliyor muydunuz?
Kadınlara sulu gözlü derken, kendileri için değil, başkaları için erkeklerde ağlarlar.Bu nedenle ağlayan her kişinin karşısında yelkenleri suya indirirler. Başkaları iyi desin diye kendilerini hırpalayıp dururlar,yeter ki karşıdakine iyi görünmeyi sağlayabilsinler!
Erkekler, erkekliği her türlü kuvvet gösterisi ve para olarak algılarlar Bundan dolayı da kadınların kendisine saygı ve minnet duyacaklarını sanırlar.Ve ekonomi koşullarını bir yana bırakıp,mali özgürlüğü olmayan kadınlarla evlenmek isterler. Kadının zengin aile kızı olmamasına veya kazançlı olmamasını öncelik sayarlar. Kadınların yanında kendilerini hep ezik hissederler, fakat bunu itiraf edemezler. Kariyer yapan kadına ise hiç tahammül edemezler.
Alkollü gecelerde arkadaşlarıyla yemek yeme en büyük keyifleridir. Nedense içki içmeyi erkeklik sayıp, bilinçlerini hep kapalı tutmak isterler.
Niçin mi?
Kendilerine olan güven azlığından, desteklerini alkollü içeceklerde bulurlar. Alkollü iken söylediklerini ayık kafayla hatırlamazlıktan gelirler. Ürkek olduklarından dolayı, ciddi görüşmelerde, hayati mesellerinden önemli kararları alma zamanında alkolün altına sığınır, birkaç yudum almadan, konuşma
 
show unda bulunamazlar..
Suskun ve yalnız fanusun içinde yaşarlar. Kendilerine kurdukları bir dünya hep vardır; (paralarla, şöhretlerle, çarpıklıklarla dolu.) O dünya onların hayal merkezidir. Çoğu kez bu alemden çıkmak istemezler. Sevgide boğuldukları da olur. Hele de gerçek sevgileri taşıyamaz, sevgide çoğu kez ezilirler. Çünkü sağlam sevgilerde kendilerinde düzgün sevgi karşılığını bulamaz ve balık gibi ele avuca sığmazlar.
Sık arandıklarında sıkılırlar, ilgisiz bırakıldıklarında ise şikayet ederler. Yüzlerinde genellikle o anki ruh hallerine uymayan maskelerle dolaşırlar.Günü günde yaşarlar.Kadının;
‘’Ne zaman görüşelim? Ne zaman arayacaksın beni? Yarın ne yapalım?’’
Gibi sorularından hiç hoşlanmazlar.. Çünkü onlar günü birlik hayata takılmayı severler.. Söz vermeyi sevmezler, çünkü sözlerinde durmayacaklarını bilirler..
Sözgelimi; derin düşüncelere dalmış görünen bir erkek, aslında o an, tuttuğu takımın hafta sonundaki maçını nasıl izleyeceğini düşünüyordur.
Aslında, erkekleri anlamak kolaydır. Her ne kadar içten pazarlıklı olsalar da, kendilerini hemen belli ederler.. Çünkü erkekler karmaşık değil, basit çözümlenebilir, motive edilebilir varlıklardır. Erkeklerin kadınları tanıyamaması iste bu basitlikten kaynaklanır. Kadınların daha zeki olduğunu bilirler ve çözemedikleri bu bilmece için kendilerine değil, bilmeceye kusur bulurlar.Boş zamanlarında oldukça bulmaca çözmeye çalışırlar..
Doğanın dengesi kadın ve erkek dedik; her ne kadar erkeklerden başlasam da yazı dizime; bu yazıyı okuyan başta babam olmak üzere; kadınlarla ilgili yazımı da okuduktan sonra daha sağlıklı eleştiri ve yorum yapabileceklerini hatırlatmak istiyorum. Okurken; kaşlarını çatan tüm erkeklerin bu yazılanlardan kendisini ayıklamasını diliyorum.
Kalem bu işte; hissedilen, gözlenen gerçeklerin saklısız satırlarında yazıp duruyor..
‘’İnsan ırkı iki kanadı olan bir serçe kuşu misalidir. Bir kanadın adı: KADIN! Diğer kanadın adı: ERKEK tir!Bu her iki kanatta eşit düzeyde gelişmedikçe, insan ırkı uçamayacaktır.!’’

Dalyayınları Yazı Dizisi: KADIN ve ERKEK!
1.Erkekler..
2.Kadınlar..
3.Kadın ve erkek birlikteliği evlilikler..
4.Çapkın Babalar..
5. Mutsuz Bahçenin Çocukları..

A.Esra OSKAY

Erkekler Kadınlara Neden Bağlanır?


İnsanların gerçekte ne istediğini ve neye ihtiyaç duyduklarını öğrendiğinizde, dünyadaki bütün kadın erkek ilişkilerinde de sihir yaratabilirsiniz!

Karşınızdakini anlamak için çaba gösterin

Özel hayatımızda tıpkı iş yaşantımız gibi idare edilmek ister, ilişkinin ihtiyaçlarını ve isteklerini anlamak için çaba göstermek gerekir. Bu ihtiyaçları ve istekleri anlayıp çözümünü bulursanız, istediğiniz sıcak ve sevgi dolu bağlılığı kazanabilirsiniz.
Diğer tarafın ne düşündüğünü anladığınızda, kafanızda karışıklık yaşamaz ve dengede kalırsınız. İnsanlar genellikle neye ihtiyaçları olduğunu söylemez, danışanlarımıza bu konuda soru sorduğumuzda “Beni seviyor olsa, anlardım” derler. Oysa herkes, karşısındaki insanın zihninden geçeni tam olarak anlama konusunda zorlanabilir. Yoksa siz hep anlar mısınız?


Hayallerle yaşamayın
Pek çoğumuz karşımızdakinde, kafamızdaki ideallere ulaşmaya çalışıyoruz. Bu, hayal kırıklığı yaratıyor ve çoğu zaman onların ihtiyaç ve beklentilerini göz ardı etmemize sebep oluyor. Gerek danışanlarımızdan aldığımız bilgiler, gerek yapılan bilimsel anketler şunu bir kez daha vurguladı ki, erkekler kendilerine “çok yakın arkadaş, mükemmel bir aşık ve güvenebileceği sadık bir eş” ararlar, buldukları anda da bağlanırlar.

"Sohbet edebileceğiniz biriyle evlenin"
Arkadaşlıkta, güvende hissedip duyguyu paylaşmak sadece kadınların ihtiyaç duyduğu bir unsur değildir. En uzun süren ilişkiler, arkadaşlık çerçevesinde ve yıllar içinde demlenen duygu birikimleriyle zenginleşir. Sohbet edebileceğiniz biriyle evlenin diyor bilgiler…
Alman yazar Goethe’nin de dediği gibi “Bir kadınla erkeğin kalitesini kavga anlarında anlarsınız.” Ya da Can Dündar’ın yazılarından birinde vurguladığı zenginlik gibi “Hayatınıza kattığınız kadınlar taraçalarınızdır. Her seferinde manzaranızı zenginleştirir ve özelleştirir. Annenizle başlayan ve sizi büyüten büyüleyen kadınlar…”

Erkekleri yabana atmayın…
Bana kalırsa, erkekler de büyütür ve büyüler… O halde taraçalarınızdaki çiçeklerin hangi saatte, ne kadar su istediğini bilirseniz, Babil’in Asma Bahçeleri’nden daha muhteşem bahçelere sahip olabilirsiniz.

Aidiyet duygusu…
Arkadaşlarınızla beraberken gösterdiğiniz objektifliği onunlayken gösterebiliyor musunuz? Aşkta, onun yaşam amacı olmanızı engelleyen nedir acaba? Sizi özlemesi için ne gerekiyor? Neden sizi seçsin ki? “Yüksek Topuklar”da Murathan Mungan ne de güzel anlatmış bir erkeğin ve bir kadının ait olma ihtiyacını… İlişkide körüklenmesi gereken duyguların yarattığı tatlı telaşları… Mahremde de tatminkar bir ilişki, kişileri cinsel anlamda güçlü hissettirir ve güveni güçlendirir.

İlişkiyi güçlendiren unsurlar…
Espri anlayışı: Bir çift aynı şeye gülüyorsa, iletişim süreci gerçek anlamda ışıltıya kavuşuyor demektir. Yeterince zorlu bir gün sonunda zeka kokan espriler, hayata haz veren eğlenceler yaratan bir iş kim istemez?
Duygusal denge: İniş çıkışlar, öfke patlamaları her ilişkiyi yıpratabilecek önemli faktörlerdir. Bu nedenle önce kendinizi anlayıp hayatınızı ve tepkilerinizi denetlemeyi öğrenmelisiniz.
Görünüş: Top model ölçüleri çoğu erkek için bağlayıcı değil, bakılma sıralamasında önemlidir. “Nasıl olsa ilişki iyi gidiyor” diye bedeni ihmal etmek, süreç içinde zarara sebep olur.
Özgür bırakın, gelirse sizindir…

Şu anda evleri olabilirsiniz, bir eş arayışında olabilirsiniz, hiç evlenmemiş ya da ikinci evliliğiniz için hazırlık aşamasında olabilirsiniz. Bazen erkeklerin kafası karışır. Aynı dili konuşmadığımızı düşünür, söylediklerinin detayını farklı algılamamızı beklerler. Ya da söylediklerimizi farklı algılarlar. Çünkü her beyin farklı çalışır. İki ya da daha sonraki evliliğini yapacak bir erkek için her şey zaman içinde belli olabilir. Tüm hırçınlıkları gerçek bir sevgi konusunda emin olmak için bir çırpınış olabilir. Üstüne gitmek, boğulmasına sebep olur. Bir parça uzakta kalabilirseniz, gerçekte size duygusu hissi tanımlama fırsatı verirseniz, özgür hissettiğinde size geliyorsa sizindir. Gelmez ise zaten hiç sizin olmamıştır…

Koşulsuz Sevgi Soruları / Korkut Keskiner

Sevgi hak edilir mi? Size emek ve mesai harcadığı için birini sevebilir misiniz? Pekiyi, size hiç emek ve mesai harcamayan birini sevebilir misiniz?

Genetik kökenli sevgileri, akrabalık ilişkilerini yazının sonraki bölümlerinde ele almak üzere bir kenara bırakalım. Sizin iradenizle, risk alarak seçtiğiniz sevgilere gelelim. Aşk dahil, bir şarta bağlanmamış bir sevgi alış ve verişiniz oldu mu? "Ne olursan ol, yine gel" dediniz mi, tövbeler ve yenilgiler sonrası, yeminler ve zaferler kadar geniş açtınız mı kollarınızı sevdiğinize?...

Yoksa, sevgiliniz istemediğiniz şekilde giyindiği için yanağınızı mı esirgediniz? Anneniz ısrar ettiği için onu terslediniz mi? Arkadaşınız sulu bir şaka yapınca, lafı ağzına mı tıktınız? Minik kızınız özür dilemeye çalıştığında duymazdan mı geldiniz?

Yoksa bir sürü "yoksa karışmam"lar mı var ilişkilerinizde? "Benim istediklerimi yap", "benim istemediklerimi yapma", "sadece benim istediklerimi". Daha ileri mi gittiniz? "Sen, kendi seçtiğin yolda gidersen mutsuz olursun, mutluluğa ancak benim senin için uygun gördüğüm şartlarla ulaşırsın". Bu sevgi mi?

Şartlar-koşullar dikte etmek, didaktik bir öpücük, eleştiren-ayıplayan bir bakış sevgi olabilir mi? Birini, sevginizi hak etmeye zorlamak, değilse sevmemekle tehdit etmek, "sevilesi kalıp"ın içine tıkmak, sığmayan bölümlerini kendisinin kesip atmasını istemek hak mıdır?

"My fair lady-Pygmalion" fanaaaisi, geçek hayata uygulanabilir mi? Uygulansa bile, kökünde sisteme bir meydan okuma mı vardır, sevgi mi? Bu durumda öykünülen Tanrı, siz profesör kadar hoşgörüsüz müdür?

Emek ve mesai, başında veya sonunda sevgidir de, sevgi illa emek ve mesai midir? Aşk her şeyi affetmez mi? Aslında yok olan kadınlar seven üstatlar, var olanları koşullarına uymadıkları için mi reddetmişlerdir?

Seçmediğiniz sevgilere dönersek, anne ve babanın eğitim güdüleriyle, terbiye amaçlı esirgedikleri sevginin, ancak hak edildiği zaman ulaşılabilen bir ödüle dönüşmesi, kurutmamışsa eğer, kaçımızın hayatını güdük bırakmıştır? Toplumsal saygınlık kazanabilmeleri için, çocukların bireysel sevgi potansiyelleri tırpanlanabilir mi? Karın-daş olan iki insanı birbirlerine destek olarak yönlendirmek, birbirlerinin kapasitesini zorlayacak rakiplere dönüştürmekten daha mı zor? Anne-babalık hedefleri uğruna, neşe ve eğlence ıskalanmalı mı?

Bütün dinler tersini önerse de, sevgiyi koşullara bağlamak, nesilden nesile geçen sosyo-genetik bir hastalık mıdır? Uygulanabilir bir tedavisi var mıdır?

  beni sever misiniz?
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol